Faydalı Bilgiler

Türkiyem

Annelerin taşıdığı bir virüs giderilemediği için kansızlık, kan uyuşmazlığı, hastane mikrobu, oksijensiz kalmak, akraba evliliği gibi söylemler ileri sürülerek,doğuran anneleri arızalı çocuk üreten fabrikalar haline getiren ve sayıları 12 milyona ulaştığı bilinen,Bedensel ve Zihinsel Özürlü insanların maddi ve manevi sorunlarını,omuzlarında taşır hale getirilmiş anne-babalar ve kıt kaynaklarını,hiçbir fayda temin edilmeyeceği bilindiği halde,bunların tedavi edilmezliğine aktaran, TÜRKİYEM.

Her yıl yüz binlerce insanının yakalandığı-yakalandırıldığı, yüz binlerinin de öldüğü-öldürüldüğü, sebebi dahi yıllardır tanımlanamayan-tanımlanmak istenmeyen herhangi bir organda, herhangi bir sebeple oluşan,(virüs, bakteri, toksin, radyasyon)tahribatlara,bulunduğu organın adı verilerek KANSER denilen, uzatmaları oynatmaktan başka hiçbir yararı görülmediği bilinmesine rağmen;cerrahi müdahale,kemoterapi,radyo terapi gibi işlemlerle ağır ağır ölüme sürüklenen,yakalandığından ölümüne kadar her hastaya kıt kaynaklarından 50 ila 300 bin dolar harcama yapılan,bunca masrafa rağmen nice değerli insanını arkasında bıraktığı acı ve elemlerle kaybeden,yıllardır çaresi bulundu bulunacak savsaklamaları ile avutulan,oyalanan resmi kanser katliamlarına mahkum edilmiş,TÜRKİYEM.

Nüfusunun %20 sinin HEPATİT B, HEPATİT C hastası edildiği, tedavisi bilinmediği-olmadığı halde,30–40 bin YTL yi bulan sözüm ona tedaviler uygulandığı, neticede gidecek yeri kalmayıp duvara dayanan hastalara,sığırların karaciğerlerinde oluşan kistlerin yedirilir,kaplumbağa kanı içirilir,ocaklardan medet umdurulur hale gelen-getirilen,Hepatitli hastalarına cüzamlı muamelesi yapılarak devlet kadrolarında ikici sınıf hizmetlere iten,evlenmesine izin verilmeyen,Taşıyıcısın denilerek,onca yetişmiş insanın karaciğerinde patlamaya hazır bomba taşındığının unutturulduğu, TÜRKİYEM.

Tek bir virüsün bile önüne geçilmesi halinde tüm hastalıkların %60-65’inin yok edilebileceği gerçeğinin göz ardı edildiği-ettirildiği, bu virüsün yerleştiği organa göre yüzlerce hastalık türetildiği,(Şeker, kalp, böbrek, prostat, guatr, bel-boyun fıtığı, kist, yağ bezesi, Kollestrol, Trigıliserit, kısırlık, astım, alerji vs. vs.) virüsün tahrip ettiği organların alınarak insanların organsız bırakıldığı, bir-iki ilaçla bunların tamamının iyileştirilmesi mümkün iken,binlerce çeşit ilaç kullanılarak-kullandırılarak semptomatik tedavilerle uğraşılarak paraları yağma edilen,TÜRKİYEM.

Bin bir zorlukla evlenmiş, hayata istikbale,ümitle bakan, bir çocukla evliliğini-mutluluğunu pekiştirmek ve neslini devam ettirmek isteyen,ancak, bir virüs veya bakterinin musallat olduğu üreme organı işlevini yapamaz hale gelmiş, bu nedenle çocuğu olmayan, çocuk hasreti ile yanıp tutuşan kadın-erkek ailelere bütün varlıkları yıllarca bu yolda harcatılarak sömürülen,başarı sağlanamayan, infertilite(sebebi bilinemeyen) denilip duyguları sömülen insanlar ülkesi, TÜRKİYEM.

Çok basit ve ucuz bir şekilde sebep bazında iyileştirilmesi mümkün iken, her yıl yüz binlerce kalp krizi geçirip hayatını kaybedenlerin yanında hoyratça göğüsleri açılıp yılda 150 bin by-pass yapılarak çeyrek insanların oluşturulduğu, yurt içi ve yurt dışında ameliyat olanlarına çok büyük paraların ödendiği-ödettirildiği, sebep tedavisi yerine; Kollestrol yüksekliği, genetiklik, stres, sigara, gibi sebepler gösterilerek asıl sebeplerin gözden kaçırılmaya yok sayılmaya, böylece yanlışların bilim addedildiği,TÜRKİYEM.

Yakalandığı Romatoit Artirit (iltihaplı eklem romatizması)ve Ankılozan Sipondilit hastalığı nedeni ile genç-yaşlı her yaştaki insanını; çaresi yok, sebebi bilinemiyor, bu hastalıkla yaşamayı öğreneceksin vs. gibi avutmalarla hayat boyunca onlarca çeşit ilaca mahkûm edilen-ettirilen, eli ayağı, beli eğri büğrü hale getirilenler ülkesi, TÜRKİYEM.

Bu kara tabloyu uzatmak istemiyorum, zira benim de içim kararıyor, sizlerinkini de daha fazla karartmak istemiyorum.

Türkiye’mizin sağlık problemleri ile ilgili iç karartıcı halini gördüğüm ve çözüm yollarını bildiğim için alaka gösterilmeyeceğini adım gibi bildiğim halde, çevre ve vicdanımın baskılarına dayanamayarak Sağlık Bakanı Sn. Recep Akdağ’a bildiklerimi ve çözüm yollarını özet olarak açıklayan bir mektup yazdım. Herkes böyle bir sağlıksızlık ortamından memnun olmalı ki maalesef yanıt alamadım, ne diyor bu adam deyip ilgilenen de olmadı.